29 Ağustos 2014 Cuma

Memnun kaldığım cilt bakım ürünlerim

Merhaba, bu yazımda sizinle en çok sevdiğim cilt bakım ürünlerimi paylaşacağım. Sizinle dediğime bakmayın henüz hiç izleyicim yok :) kendi kendime yazar ve okur durumdayım. 
Neyse başlık biraz yanlış oldu sanırım. Çünkü paylaşacağım ürünler memnun kalmaktan da öte yıllardır kullandığım ürünler. 

Şimdi hepsini tek tek inceleyelim,



La Roche Posay Effaclar Gel



La Roche Posay'in yüz temizleme jelini yıllardır kullanıyorum. Yüzümü arındırırken kurutmuyor oluşu en çok sevdiğim özelliklerinden. Sabun, temizleme maddesi, alkol ve paraben içermiyor oluşu da beni benden alıyor. Hassas cilde sahip biri olarak şiddetle tavsiye ederim. Sabah akşam kullanmam gerekse de maalesef bazen üşeniyorum ve  kullanamıyorum :(

Ürünün kozmela.com ' da ki fiyatı 33.50 TL. 



EFFACLAR TONİK


Tonik olarak yine Effaclar kullanıyorum. Gözenek problemi yaşadığım için bu ürünü çok seviyorum. Düzenli kullandığımda gözeneklerimi sıkılaştırdı. Ben sabah akşam makyaj temizleme pamuğuna döküp cildime tampon yaparak uyguluyorum. 

 Ürünün dermobakim.com' da ki fiyatı 35.12 TL.



Sensodyne Iso Active Multi Action Jel Köpük Diş Macunu


Bu diş macunu şu zamana kadar kullandığım en iyi diş macunu. Yıllardır hiç vazgeçmeden kullanıyorum. Diğer diş macunları gibi ağız kuruluğu yapmıyor ve susatmıyor. Ağzı ferah tutuyor. Gerçekten de ağzınızın her yerine ulaşıyor. 

Ürünü marketlerde, gratis ve watsonslarda bulabilirsiniz. Ortalama fiyatı 15 TL. Diğer diş macunlarına göre fiyatı biraz fazla olmasına rağmen diğer diş macunlarından daha uzun süre kullanabiliyorsunuz. Jel oluşu kullanım süresini uzatıyor.



Bepanthol Vücut Kremi

Vücut nemlendiricisi olarak özellikle yaz aylarında en çok tercih ettiğim ürün Bepanthol. Diğer vücut nemlendiricileri gibi cildi yapış yapış yapmıyor oluşunu ve vücuda uyguladığımda verdiği serinlik hissini seviyorum. Bir çok vücut nemlendiricisi uygulama sonrası terleme yapıyor. Bepanthol'de böyle bir problem olmuyor. Üstelik uyguladıktan kısa bir süre sonra tenimi yumuşacık yapıyor. Bu ürünü şiddetle tavsiye ediyorum.

Ürünü eczanelerde, gratis ve watsonslarda bulabilirsiniz. Ortalama satış fiyatı 25 TL.



La Roche Posay Miseller Solüsyon

Termal su içeren bu solüsyonu yüz, göz ve dudak için kullanabilirsiniz. Cildinizi nazikçe temizler. Sabun, alkol, paraben içermez. Hassas ciltlere şiddetle tavsiye ederim. Yüzümü yıkamaya üşendiğim zamanlarda bu ürünü pamuk yardımıyla cildime uyguluyorum ve içim rahat bir şekilde uyuyabiliyorum.

400 ml ürünü aylarca kullanabiliyorsunuz.
Ürünün dermoarket.com' da ki fiyatı 41.52 TL.



BC Moisture Kick Nem Yükleme Spreyi


Eğer sizinde saçlarınız benim gibi nemsiz ve kuruysa bu spreyi şiddetle tavsiye ederim. Yaklaşık 1 haftadır kullanıyorum ve inanılmaz memnunum. Üstelik çok güzel kokuyor. Saçlarımı açıyor ve kabarmasına engel oluyor. 

Ürünün misspera.com' da ki fiyatı 44 TL.


Benim memnun kaldığım ürünler bunlar. Eğer yeni ürün denemeleri yaparsam yine burada paylaşacağım. 

Okuduğunuz için teşekkürler, bir sonraki yazıda görüşmek üzere :)










16 Temmuz 2014 Çarşamba

Dondurma gibi dondurma Bitez dondurma

Bodrum tatilimde Bitez'de kaldım. Ben bir yere seyahat edeceksem gitmeden önce internetten detaylı bir araştırma yaparım. Yorumlara bakarım. Gideceğim yer için önerileri araştırır okurum ve küçük küçük notlar alırım. Hatta gitmeden nereye gideceğimi planlar programlarım.

Bitez tatilim içinde aynı şeyi yaptım. Bitez'de neler yapılabilir hepsini araştırdım. Her yerde Bitez Dondurma yazıyordu. Yorumlara baktım olağanüstü yorumlar almıştı. Yorumları okudukça merakım iyice arttı.Tatilin ikinci günü Bitez Dondurma'ya gittik. O kadar çok çeşit dondurma vardı ki hangi birini seçeceğimizi şaşırdık. Bal badem,  çilek, kavun, çikolata, sade ve cevizi denedim. Ba-yıl-dım!! Harikaydı. Bal badem harikaydı. Kavunlunun yanında aç rakı iç. O kadar gerçekçi. Taptaze, kavun yemiş gibi hissettim. Çilekli için yorum yapmaya gerek yok. Zaten çilekler Datça'dan geliyormuş. En önemlisiyse dondurmalar tamamen organik. Taze meyvelerle yapılıyormuş.





Ertesi gün tekne turundan dönerken, tekrardan uğradık Bitez Dondurmaya. Bu sefer, tahin-susam, cappucino-bisküviyi denedim. Yine çok beğendim. Bir daha gidemedik Bitez Dondurma'ya :(

Benim favorilerim bal-badem, tahin-susam ve ceviz. Hepsi birbirinden güzel olsa da benim en çok sevdiklerim bu üç çeşit oldu.


Bitez Dondurma-Bitez Köy Meydanı


Yolunuz Bodrum'a düşerse Bitez Dondurma'yı deneyiniz. Ben Bitez'de deneme şansı buldum. Bodrum Marina taraflarında da gördüm. Bitez'e gidemezseniz,  Bodrum'da mutlaka denemelisiniz. Şiddetle tavsiye edilir :)


12 Temmuz 2014 Cumartesi

Orak Adası Tekne Turu

Geçen hafta Bodrum'daydım. Gelir gelmez yaptıklarımı paylaşmam gerektiğini düşündüm. Bunların başında Orak Adası Tekne Turu var.

Bodrum'da genellikle iki adet tekne turu yapılır. Kara Ada ve Orak Adası turu. Kara Ada turunu daha önce yaptığımdan bu seferde Orak Adasına gideyim dedim. Ve şu zamana kadar gitmediğime pişman oldum. Orak Adası gidip görülesi ve yüzülesi güzellikte. Hatta şu zamana kadar gördüğüm en güzel deniz diyebilirim ki Palamutbükü 'nü, Kadırga Koyunu, Marmaris Akbük'ü  görmüş biri olarak bunu söylüyorum. Orak Adası en iyisiydi.



Orak Adası'nda 2 saat durduk. Denize doyamadım. Orak Adası'nda fotoğraf çekmekten şarjım bitti ve gittiğimiz diğer yerlerin fotoğraflarını çekemedim malesef.

Orak Adası




Orak Adası

Fotoğrafta da gördüğünüz gibi harika bir deniz. Mutlaka gidip görmelisiniz. 



Orak Adası

Bodrum'a uzak olmasından dolayı kalabalık değildi. 2 saat boyunca rahatça yüzebildik. 





Sonrasında Pabuç Burnu'na gittik. Yine turkuaz bir deniz. Pabuç Burnu'nda akıntı olduğu için su buz gibiydi. Zaten ben soğuk deniz severim. Girdiğinde serinleyeceksin, denize girdiğini hissedeceksin. 

Sonraki güzergahımızda Kızılburundu. Kızılburun yine turkuaz ve Pabuç'tan da soğuk bir deniz. 10 dakikaya yakın suda kaldım ve ellerime kramp girince, tekneye çıkmak zorunda kaldım.

Kızılburun' dan sonra Tavşan Burnuna geçtik ve tavşan burnu da yine çok güzeldi. Hatta burda kumsala yüzdük. Suyun ısısı da gayet güzeldi. 



Eğer sizde Bodrum' a giderseniz mutlaka tekne turu yapın ve Orak Adası'na gidin. Şiddetle tavsiye edilir :)


2 Temmuz 2014 Çarşamba

kürk mantolu madonna


uzun zamandır Kürk Mantolu Madonna'yı tekrar okumak istiyordum.  Geçenlerde arkadaşlarımla İstiklal'de gezerken yapıkrediyi görür görmez içeri attım kendimi. Hemen bir tane kürk mantolu madonna alıverdim. 

Bundan yaklaşık 6 yıl önce okumuştum ve doğru düzgün hatırlayamıyordum. Kaç gündür elimde olmasına rağmen, otobüste metroda okumaya kıyamadım. Boş bir günümde evde okuyacaktım. Yavaş yavaş, sindire sindire. Beğendiğim yerleri tekrar tekrar okuyarak. Her cümleyi anlamlandırarak. Ve o gün bugündü. Saatlerce Maria Puder ve Raif'in tutkulu aşkını okudum. Bitirmeye kıyamadan, geri dönüp dönüp okudum. Ve kitap bitti o kadar güzel o kadar etkileyiciydi ki, her satır bir şiirden fırlamışcasına manidar ve etkileyiciydi. Kitabın her satırını beğenmiş olsam da beni etkileyen çok önemli bölümleri sizinle paylaşacağım.


"Şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum. Bu eksik sana değil, bana ait... Bende inanmak noksanmış... Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana aşık olamadığımı zannediyormuşum.. Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar... Ama şimdi inanıyorum... Sen beni inandırdın... Seni seviyorum... Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum..."


"içinde gerçekten sevmek kabiliyeti olan bir insan hiçbir zaman bu sevgiyi bir kişiye inhisar ettiremez ve kimseden de böyle yapmasını bekleyemez. ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz. Aşk dağıldıkça azalan bir şey değildir..."

"şimdi ben gidiyorum, fakat ne zaman çağırırsan gelirim..."

"bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim."

"hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim."

"yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak... Ve bilhassa bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak..."


"insanlar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde bir ejdarhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır"


"dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçiveriyoruz?"


"muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ama bir çoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi. Bir ruh, ancak benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu... Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya,
-ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk. O zaman bütün tereddütler, hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbirleriyle kucaklaşmak için, her şeyi çiğneyerek, birbirine koşuyordu."



"bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. insanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar; ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden her şeyi bırakıp kaçarlar. Halbuki mümkün olanla kanaat etseler, hayallerindekini hakikat zannetmekten vazgeçseler bu böyle olmaz. Herkes tabii olanı kabul eder, orada ne hayal sükutu, ne inkisar kalır.. Bu halimizle hepimiz acınmaya layıkız; ama kendi kendimize acımalıyız. Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki, ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur."



Kürk Mantolu Madonna tekrar tekrar okunası, her okuyuşta daha da güzelleşen... Herkesin kütüphanesinde olması gereken müthiş kitap, ben artık kütüphanemi kürk mantolu madonnasız bırakmayacağım...

1 Temmuz 2014 Salı

Pinsa Moda

bir kadıköy doğumlu ve bir kadıköy aşığı olarak bugün yine kadıköye gittim. 
çok sevdiğim bir arkadaşımla Moda'ya doğru yürümeye başladık. Başka bir arkadaşın tavsiyesi üzerine 
Pinsa Moda' ya gittik. 

leziz pizzalar

Pinsa Moda İtalya'da pizzacılarda çalışmış bir arkadaşın italyan usulü pizzalarını bizimle tanıştırdığı minik ve sıcak mekanı. Ev yapımı limonatanın yanında yediğimiz pizzalar çok lezzetliydi. Ayrıca çalışanların ilgisi ve samimiyeti de dikkate değerdi. Fiyatlar biraz tuzluydu biz birer dilim pizza ve birer bardak limonataya 20 tl ödedik. Değer mi diye sorarsanız, evet kesinlikle değer. 

Çok sevdim, çok sevdik. Sonrasında da herkese tavsiye ettim.
Bundan sonra canım pizza istediğinde sadece Pinsa Moda'ya gideceğim. 
Sizde Pinsa Moda'yı gidip görmelisiniz, o güzel pizzalarını mutlaka denemelisiniz. 

30 Haziran 2014 Pazartesi

başlangıç

bugün bir blogum olsun istedim ve bir hesap açtım kendime. Düşüncelerimi, fikirlerimi paylaşabileceğim farklı bir mecra.. acaba ne hakkında yazmalıyım diye düşünürken, kendimi kısıtlamayı hiç bir zaman sevmediğim aklıma geldi ve her şey hakkında yazabileceğimi düşündüm. Hayatım boyunca bir konuya bağlı kalmayı sevmedim, blog konusunda da bu durumu değiştiremedim. 






Artık aklıma gelen her şeyi burada paylaşacağım. okuduklarım, izlediklerim, gezip gördüklerim, arkadaşlıklarım, deneyimlerim ve daha bir sürü şey. 

Yazmak beni mutlu ediyormuş ilk yazımda anlıyorum. 
Daha çok yazıp daha çok mutlu olmak dileğiyle.